eveet, özkan sağolsun, bugün elime geçen amiga kickstart ROM 3.1’i taktım. Başta endişeliydim, ama bazı a500 modellerinde timing problemi yaratan bu “çakma” romlar elimdeki üç a500’de de sorunsuz çalıştı. Evet pek sevinçliyim inanın bana.. Şimdi kendime bir KickSwitch yapmam lazım. Bu şemanın nerde olduğunu bilenler yorum olarak eklesinler lütfen 🙂
All posts by arda
Buraya gelen ilginç ziyaretçiler
Arkadaşlar, elbetteki weblog’um, ziyarete gelen herkese açık, fakat google’ın gönderdikleri daha bir ilginç.. Örneğin
“bir çekiç kaç farklı şekilde yanlış tutulabilir” arama kelimesiyle tam 16 unik ziyaretçi almışım.
bu absürd sonucu görünce webde ne acaip şeylerle uğraştığımızı farkettim. Birkaç tane daha var:
“lısansli ücretsiz paylaşilan deve yazilim” (türkçe karakterlerin garip kullanımına dikkat) – 10 ziyaretçi!
“eve sonradan yerden ısıtma sistemi kurmak” – 4 ziyaretçi
“vista sp1 den sonra crack bozulması” – 2 ziyaretçi
Anlıyorum ki, “deve yazılımı” arayanlar ve çekici doğru tutmak isteyenlere benzersiz bir site sunmaktayım. Teşekkürler google!
Ha bu arada, beni webden arayıp böylesi absürd bir site bulan öğrencilerime selam ederim. Her insanın ikinci bir uğraşa, hobiye ihtiyaç duyduğunu da kendilerine iletirim.
Sıkça Sorulan Sorular
Uzun zamandır forumun ileri gelenleri tarafından yapılmaya çalışılan “CGTR SSS”:”Commodore.gen.tr – Sıkça sorulan sorular” bölümü açılmaya çalışıyor. Tabii kendi kendine olmayacak, bu konuda döküman yazabilecek herkese ihtiyaç var.
Msx, Oric, Zx Spectrum, C64, Amiga, Atari, Amstrad, yani tüm “modası geçmiş” bilgisayar ve konsollar hakkında bilgi sahibi iseniz, bunları bizlere yazılı olarak aktarmanızı bekliyoruz.
http://www.commodore.gen.tr/sss
öpın söğürce (open source)
Vista provider yazmak isteyenler için yazdığım c# kodunu şimdilik BSD lisansı ile paylaşıyorum:
http://code.google.com/p/zxthumbs
adresine gidip kaynak kodu arasında gezinebilirsiniz, çalıp çırpabilir, kendi “provider”‘ınızı yazabilirsiniz.
Koddan faydalı birşeyler çıkarabilmek için,
1.Visual C# Express’i çalıştırın
2.Class Library olacak şekilde bir proje oluşturun
3.Proje özelliklerine girin ve “Signing” sekmesinde “Sign” the assembly seçeneğini işaretleyin. Listeden New seçerek yeni bir key oluşturun password girmenize gerek yok. Windows ile çalışacak her COM objesinin signing gereksinimi vardır.
4.win32 class’ını hiç ellemeden ve değiştirmeden projenize enjekte edin.
5.yeni bir class oluşturun (ya da sitede benim yazdığımı copy paste edin).
6.Hemen ilk satırlarda görünen ProgID ile başlayan satıra bir id girin. Kafanıza göre sallayabilirsiniz burayı. Fakat GUID özeldir, google’a “Guid Generator” yazarak kendinize benzersiz bir guid oluşturun, benim verdiğim guid’i kullanmayın! Bahsi geçen satır şu:
[ProgId(“APM.SCRThumbs”), Guid(“836d9b4f-9333-4d5e-a1bf-149b3741c163”)]
7. Getthumbnail fonksiyonu Windows’a bitmap’i sağlayan fonksiyon. SCR için gerekli olan [init], [diz] [çiz] [draw] gibi sallamasyon regionları silip yerine kendi kodunuzu girin ve compile edin. Bu arada not, göreceğiniz gibi GetStreamContents(); fonksiyonu dosyanın tamamını RAM’e atıyor. Yani provider’ını yazdığınız dosyalarınız çok büyükse program çalışmak için çok alana ihtiyaç duyabilir ve yavaşlar. Burda Scr dosyaları 6912 byte olduğu için bir parsing ile uğaşmıyorum, bu da hız kazandırıyor.Dileyen bu kısmı da değiştirebilir.
8. elinizde bir DLL oluşacak. Bu DLL’i istediğiniz uzantıya iki işlem ile atayabilirsiniz:
a) registry girdisi :
HKCR “.[uzanti]shellex{e357fccd-a995-4576-b01f-234630154e96}” “” “{GUID}”
örnek (scr için):
HKCR “.SCRshellex{e357fccd-a995-4576-b01f-234630154e96}” “” “{836d9b4f-9333-4d5e-a1bf-149b3741c163}”
b)DLL COM register:
RegAsm.exe /codebase [dosya].dll
Örnek:
RegAsm.exe /codebase “c:ArdaSCRThumbs.dll”
Sonra Explorer’ı yeniden başlatmanız gerekiyor. Bazen Logon-logoff yapmak gerekebiliyor. Ama restart gerekmediğini deneyip onayladım.
Debug sırasında sık sık thumbnail cache’inizi boşaltın. “bilgisayar > C: > sağ klik > özellikler > disk temizleme” başlığında bulunuyor.
Sorusu olan? anlamayan?
ZX Spectrum Thumbnail Providers for Vista
UPDATE: download here
EN:
Finally, I managed to prepare a proper package for my thumbnail providers. ZIP archive contains 5 different installers for every filetype: TZX, TAP, Z80, SNA, SCR. You don’t have to install all of them, just pick toe ones you need. Ofcourse there is no harm in installing all of the providers for they only 7 kbytes in size, and not using any memory except when generating an image.
This providers DO NOT work on windows XP (a seperate project is going slowly for that one). This ones are for VISTA ONLY.
TR:
Windows Vista küçük resim yaratmak için yeni bir başlatma modeli sunuyor, dolayısıyla eskiden XP’de nispeten kararsız olan Managed Code ile sistem dosyası oluşturma işlemi, vista altında sorun çıkarmıyor.
Hem bu kolaylıktan faydalanmak, hem beleş dağıtılan Visual Studio Express kullanmak için bu “küçük resim sağlayıcılarını” C# ortamında kodladım.
Paket içerisinde 5 ayrı kurulum dosyası bulacaksınız. Bunlar TZX, TAP, Z80, SNA, SCR dosya türleri için ayrı sağlayıcılar. Tümünü de kurabileceğiniz gibi, istediğinizi lazım olduğunda kurmak üzere dışarda bırakabilirsiniz.
WinVista Resmi Performans Rehberi
Microsoft 14 sayfalık windows ayar rahberi çıkarmış. Biz eski kullanıcılar için eski tarifler mevcut–istenmeyen servisleri kapatmak, lazım olmayan klasörleri indeksleme servislerinden muaf tutmak, readyboost kullanmak vs. Ama 14 sayfalık PDF dosyası gayet temiz bir şekilde düzenlenmiş ve yeni başlayanlara güzel öneriler var.
http://www.microsoft.com/downloads/details.aspx?familyid=ab377598-a637-432c-a3c8-1607ab629201&displaylang=en
iyi okumalar…
Tatil bitti.. İş başı…
Evet sonunda istanbula kuzu kuzu döndük. Ayvalığın güzel sahillerinden, dalından yenen meyvelerden, hoş sohbet insanlarından ve dar sokaklarından, istanbulun gürültüsüne, pisliğine ve zekalarıyla değil de kurnazlıklarıyla övünen eciş bücüş insanlarına geçmiş olduk tekrar.
Her tatilden geldiğimde burasının çürümüş ve kokuşmuş bir yer olduğunu düşünürüm, ama her seferinde İstanbul kendini affettirmeyi başarır. Konserleri, sergileri, hareketli şehir yaşamı ve söylemeden geçmeyeyim, gece acıktığımda her zaman yiyecek birşey bulabilme lüksü sadece İstanbulda var.
Neyse, kurnazlar benden uzak durun, sizi sevmiyorum. Geri kalan tüm İstanbullulara tekrar merhaba.
edit: bu arada boş zamanlarımda emperor oynadım, eski ama pek güzel bir oyun imiş meğer. Beni bir gece saat 5’e kadar ayakta tutmayı başardı.
Tatil zamanı…
Yarın yola çıkıyorum. Bir gözden geçirme yapayım:
1. Laptop tamir edildi. İşlere devam.
2. Tap, Tzx, Sna, Z80, Scr providerlar tamamlandı, biraz optimize edip sürüme hazır hale getirilecek.
3. SCR ve Sna için XP thumbnail generator tamamlandı, diğerlerini de tamamlayıp sürülecek.
4. VMWare üzerine win98 kurulacak, usb infrared arabirimin xp driverı yok.
5. Sıcak günlerde evde kapalı kalınacağı için yanına Master of Orion, alphacentauri ve X3 al.
6. cgtr strateji/trading oyununu bitir. Dönünce de NS adventure’u bitireceksin.
7. CssCgc08 için crap oyun yaz.
8. Hepsini boşver, tatil yap dinlen.
Herkese iyi tatiller.
Linux ve Windoz
Genellikle bir windows kullanıcısı olmama rağmen diğer işletim sistemlerine de sempati duyarım. Geçen hafta mefta olmadan önce laptopıma MacOSX leopard kurmuştum. Kurulum sırasında, ister istemez shell’e düştüğüm zamanlar oldu ve üniversite yıllarımda sıklıkla bulaştığım klasör sisteminin windowsunkine yakınlığını (ya da tam tersi) tekrar farkettim.
hiç linux bilmeyenlere, işte buyrun linux bölümlerinin kısmi tercümesi:
/boot :Açılış ve başlangıç için gerekli hemen herşey burada tutuluyor.
/ :kök bölüm. Windows’taki sistem diskine karşılık geliyor diyebiliriz.
/home :bu bölüm, “c:documents and settings”‘e karşılıl geliyor diyebiliriz. Kullanıcıya ait veri genellikle burada tutulur.
/usr :Windozda “c:program files” karşılığıdır diyebiliriz. Burada genellikle uygulamalar barınır.
/var :sistem ve olay günlükleri burada tutulur.
/tmp :geçici dosyalar için
/Swap :sanal bellek dosyası bu bölümde durur, windowsta pagefile.sys adında dosyadır, linuxta bir disk bölümü kullanılabilir.
Geliştirme ortamı bağımlılık mı yapıyor?
Bugün yemek yerken birşey farkettim, yarım kalmış eski projelerime devam etmek istiyordum. Bu genelde başıma gelmez, hep yeni bir projeye başlayıp onu yarım bırakmayı tercih ederim. Sonra merak ettim, bu istek nereden geliyor? Elbetteki eski bilgisayarımı kullanma zorunluluğumdan. Ama önce bütün detayıyla başımdan geçen olayı anlatayım (dileyen bu kısmı atlayıp en son iki paragrafı okuyabilir):
1.2008’in ilk ayı, askerden gelmişim, evde sürekli kullandığım 4 harddisk takılı devasa ve bir okadar da gürültülü masaüstü bilgisayarım resmi olarak ayvayı yediğini belirtti. Durduk yere kitlenmeler ve 10 denemede açılmalar yaşamaya başladım. Bu durumdan bir gün önce birkaç oyun ve araç projesi üzerinde büyük bir ritimle çalışmaktaydım (askerlik sonrası işsizlik durumu).
2.Dandik güç ünitesinin bozulduğunda kanaat getirip en pahalısından thermal take bir psu aldım. Taksitlerini halen ödemekteyim.
3.Yeni PSU’yu bağladıktan sonra ilk açılışta çot diye bir ses, peşinden hoş olmayan bir koku çıktı. Kokunun ramlerin olduğu taraftan geldiğini farkedip herhalde ramleri yaktım dedim (daha önce başma gelmişti).
4.Uzun ve sinirbozucu dakikalar sonrasında sadece ekran kartının teklemekte olduğunu farkettim. Fakat o kart olmadan sistemin pek bir esprisi kalmıyordu, çalıştırabilmek için iyice uğraştım. Bu sırada ikinci bir çot ile irkildim, kasanın altına giren birşey yüzünden alt kısmından kıvılcımlar saçan anakartı kurtarmak için board’u kasadan çıkarma kararı verdim.
5.Kasayı çıkarıp, kartın altındaki defektleri düzelttikten sonra kartı tekrar takıp kasayı toplamama rağmen kasa birdaha hareket etmedi. MCP northbridge el değmeyecek kadar ısınınca kartın mefta olduğunu anladım ve tüm parçaları ayırarak bir anakart arayışına girdim.
6.Anakart bulamayınca bir kez daha denemeye karar verdim ama iki tonlu siren sesi ile karşılaştım bu sefer, sinirden işlemciyi yerine oturtamadığımı düşünerek söktüm ama sökerken power’ı kapatmayı unuttuğum için birdaha makine çalışmadı.
7.Ertesi gün gidip kendime bir XPS m1330 alarak evdeki gürültüden ve iş-ev arasında veri taşıma zorluğunu aşma planı yaptım.
8.Tuzlu ama harika bir alet, her şekilde her laptopu solluyor ve egonuzu güzelce kaşıyor. Üzerinde gelen vista ilk başta terreddüte yol açsa da kısa sürede tüm şüphelerimin yersiz olduğunu kabullendim. İşletim sistemi yağ gibi akıyordu, UAC söylenenin aksine faydalıydı ve reboot denilen şey tarih olmuştu. Uzun süre hybernate-sleep kullandım, makinanızı açtıktan 7-8 saniye sonra bıraktığınız yerde bulmanız çok zevkliydi. Hele kısa süreli kapamalar için sleep kullanıyorsanız kapağı açtığınız gibi işe başlayabiliyordunuz.
9.İşte zurnanın zırt dediği yer burası. Sistemimden o kadar memnundum ki, Şimdiye kadar kenarından bile geçmediğim, geçmeyi planlamadığım, hatta yuh be, managed code’la uğraşıyolar bu devirde diye eleştirdiğim dotnet, birden çekici gelmeye başlamış olacak ki, visual studio’yu kurup C#’a gömüldüm. Eski harddisklerde kalmış tüm yarım projeler (ki bazıları gerçekten eğlenceli idi) olduğu gibi kaldılar çünkü eski çirkin ide’lere, komut satırlarına dönmek istemiyordum. Şimdi kim uğraşacak makefile’larla, bir de Cygwin kurmak gerek, rapid development için VB6 lazım, zaten çirkindi, ööf…
10. Eski projelerin hepsi yarım kaldığı gibi, nedense harddisklerden aktardığım klasörlere mecbur kalmadıkça girmiyordum. Sanki eski sevgilimin eşyaları gibi, ordaki herşey eski bir görsel algıya hizmet ediyordu. Farkında olmadan grafik tasarımlarım XP’den etkilenmişti ve şimdi tüm o çizimlere, koda, hatta filmlere baktığımda bana yabancı geliyorlardı.
11. Bu sancılı geçiş sürecim sonunda birkaç faydalı iş yaptım ve güzel tepkiler de aldım. Managed code ile daha da fazla uğraşıp, kurtulmaya çalışırken, sonunda VC++’a zıplamıştım ki, vista patladı.
12. Evet, tamamen lisanslı, içinde korsan yazılım bulunmayan, tertemiz ve günlük updateleri yapılmış vista uçtu. Service Pack 1’i otomatik olarak kurdu, yeniden başlattı, ve makine açılmaz oldu. İçindeki kritik veriyi kurtarmak için geçen 2 günün ardından bir 2 gün de sistemi istediğim stabiliteye oturtmak için uğraştım. Ama bu sefer sistem ilkinden daha iyi çalışmaya başladı, çünkü dell’in kurduğu birçok gereksiz oem’i dışarda bırakmıştım. Üstüne VS2008 çıkmıştı, ve büyük bir şevkle tekrar işe koyuldum. Zaten hep format atıp kendi istediğim gibi bir sistem kurmak istiyordum ama bu işe vakit ayırmak istememiştim.
13. Bu olaydan 10 gün kadar sonra tam da herşey tamamlanmış ve yolunda giderken, XPS öldü. Görünüşe göre dell, bu süper aleti o küçücük kasaya tıkıştırırken sınırı zorladığının farkında değilmiş, bu probleme bir forumda rastlamış ve ne kadar çok kullanıcının rutin anakart değiştirdiğini görmüştüm. Isınma probleminden olsa gerek, anakart arızasından dolayı laptop tuğlaya dönüştü. Neye üzüleceğimi şaşırdım, 10 gün sonra tatile çıkıyordum ve yeni projelerim vardı, güzel bir development ritmi tuturmuştum, iş yerinde bu ara hiç yoğunluk olmadığı için rahatça çalışabiliyordum, ve bütün bunların yanında laptop hurdaya dönmüştü. İşin ilginç tarafı, laptop’u hybernate ettikten sonra laptop yerinden hiç kıpırdamamasına ramen, ertesi gün devam etmek istediğim zaman açılmamasıydı.
14. Bu arada Dell teknik servisi diye birşeyin olmadığını öğrendim. Eğer yeni bir dell laptopunuz varsa bozulduğunda onu götürebileceğiniz bir yer yok. Yanlış anlamayın, dell kendince bu sorunu farklı bir şekilde çözmüş. Teknik servis ayağınıza geliyor. Ben çok uzakta oturduğum için eve uzun süre kimsenin uğramayacağını tahmin edip işlemi hızlandırmak için ısrarla makineyi yetkili servise elden bırakmak istemiştim. Fakat mümkün olmadı.
15. Sonunda mecburen dell teknik servise telefon ettim, numara 0811 ile başlayan ücretsiz bir numara. Ücretsiz ama kime ücretsiz? TürkTelekom abonelerine. Verilen servis numarasını cep telefonlarından arayamıyorsunuz. Büyük şirketlerde normal hat da olmuyor. Benim görevli olduğum kurum da özel bir şirketin ip-phone hizmetinden yararlanıyor. Sonuçta teknik serivisi aramak için bir telefon klübesine gitmek zorunda kaldım. Fakat gürültüden anlaşamadık ve eve gidene kadar servise ulaşamadım. Sanmayın ki işi savsakladım, hayır, Servise ulaşmak için aradığım firmalar, Armada, Kont, Koyuncu, PcGold (hatta laptopu aldığım dükkana bile gittim), TurkCell teknik servis, hatta bir ihtimal bilirler belki diye, exa, bimeks labs’i de aradım. Hatta bu kargaşa sırasında okadar çok yer gezdim ki yol üzerinde rastladığım MSI servisinde eşimin MSI laptopuna 1GB eklettirdim. Sonunda koyuncu (dell’in ithalatçı firması) bana dell’in uluslararası numarasını verdi, bu numarayı arayınca AT&T aracılığını atlayıp dire dell türkiye ile konuşabiliyordunuz fakat bu numara da aynı sebepten dolayı (ip-phone olması) çalışmadı.
16. Sonunda eve vardım ve dell’i aradım, hayret verici bir gelişme, telefonu açan kişi gerçekten çok bilgili görünüyordu. Genelde bu işlere bakan kişiler halkla ilişkiler kızları olurlar ya da sinirli teknik elemanlar olurlar. Bu sebepten ne dediğinizi anlamaz, derdinizi çözmek istemezler. Fakat bu sefer (belki tesadüftür) konuşan adam sanki mühendis gibi her b*ku biliyordu. Bunu geçtim, bahsettiğim herşeyi anlıyordu, sadece telefonlara bakan biri değil gibiydi. Böyle bir servise alışık değildim tabiiki.
17. Kısa süren telefon görüşmesi sonrasında, sorunumu anlattım ve karşımdaki kişi benim yeterli teknik bilgi sahibi olduğumu tahmin ederek, dilersem hemen bir teknisyen yollayabileceğini ya da beklemek istemezsem bazı testleri kendimin yapabileceğimi söyledi (ve kasayı söküp söylediği yerleri kontrol ettim). Sonuç olarak zaten ana kartın yandığından şüpheleniyorduk, bana anakart, harddisk ve işlemci göndermeyi teklif etti. Konuşmanın tamamı 10 dakika sürmemiştir, telefonda verdiğim beyanata güvenerek bu işlemleri yapması şaşırtıcı geldi bana. Tahminime göre 10 gün içinde tekrar çalışır bir laptopa sahip olacağım.
18. Bu arada ellerim bir bilgisayara dokunmalı diyerek, uzun süre param parça yatan emektar gürültülü makineme bir şans daha tanımaya karar verdim, tekrar topladım ve açtım, (abit NF7) MCP ateş gibi yanıyordu, hiç hareket yoktu. üzülerek toparlarken, bir anda gıcır thermal take psu’nun voltaj değerlerinin tutmama ihtimali geldi aklıma. Üzerinde envai çeşit soket vardı, bildik soketlerin yanında, AT,ATX, pciexpress, ata, sata, pata, hede hödö..
19. Ana kart biraz eski olduğu için ATX konnektörü 20+4 pin olarak iki ayrı soket üzerindeydi ve lanet olası PSU’da tam 3 tane 4 pinlik fiş bulunuyordu. Ben her seferinde 4 pinlik atx soketine 20 pinliğe bir file ile bağlı olan soketi takıyordum ve cuk oturuyordu. Hatırladığım kadarıyla bu ekstra 4 pinlik soketi takmak zorunda değildik. Ve onu söküp öyle çalıştırmayı denedim. Daha az ısı ama hala tepki yok. 24 pinlik ATX kablosunun son 4 pininde 5’er volt var. Benim bilmediğim nokta ise, benim anakartın ekstra soketi 12v isteyen bir soketmiş.
Sonra soketi ve fişleri irdelediğimde kendimi vurasım geldi. Diğer 4 pinlik soketlerde gayet rahat bir şekilde, hiç zorlanmadan bu yuvaya girebiliyor. Fakat şekil itibariyle sadece biri uyuyor. O biri de tek başına ortada sallanan iki sarı iki siyah kablonun ucunda duran bir fiş. Sonradan öğrendim ki bu fiş 12v taşıyormuş. Böyle büyük bir hatayı nasıl yaptım? Hadi ben dunkof’um, bu soketleri hazırlayanlarda hiç mi kafa yok? Yanlış soketi yanlış yuvaya rahatça girecek gibi tasarlamak neden? Evet, soketin köşesinde bir tırnak var ama diğer soketleri 90 derece döndürürseniz tırnaklar artık girişe engel olmuyor. HEm kendime, hem standard üreticiye küfürler yağdırırken doğru soketi yerine oturtunca makine nihayet tepki verdi, MCP soğudu amaa siren hala devam ediyor. Bu siren hiç koş değil, iki farklı ama kalın nota, kötü bişeyler olduğu belli.
20. Eğer internete inancınız yoksa, bir önceki denemenizde işlemciyi power varken yerinden söktüğünüz için kızarttığınızı düşünebilirsiniz. Ama google’da yaptığım ilk arama, bu sirenin, işlemcinin altına temas etmesi gereken küçük diyotun büküldüğünün sinyalcisi olduğunu açık etti. 30 saniye sonra karşımda çalışır bir makine vardı. Bunca aydır çektiğim cefaların hepsinin, yarım kalmış projelerin, ateş pahası laptop almamın, geciken plazma yazılarının tamamının tek sorumlusu yine ben (VE ŞU LANET OLASI SOKET TASARIMCISI) olduğumu gördüm.
21. Malesef GF6600GT grafik kartımı çalıştıramadım. Büyük olasılıkla yanlış voltajdan ya da başka salakça bir sebepten iflas etti. Şu anda bu yazıyı çok eskiden kalma bir savage4 agp ekran kartı üzerinde yazmaktayım. Yarın 6600 için şansımı selülozik tiner ile yıkayarak tekrar deniyeceğim.
Bu koca metni neden yazdım? Öncelikle içimi dökmek istedim. İkinci olarak, eski bilgisayarımın başına oturduğumda yarım kalmış tüm projelerimi bitirme isteği doğdu üzerimde, dotnet isteğim yok oldu (diğer bilgisayarda kaldı herşey), hatta simcity4 bile oynadım 20 dakika. Sonuç şu: üzerinde iş yaptığım geliştirme ortamı beni ele geçirmiş oluyor. Vista ile vistaya özgü işler yapmak zorunda kalıyorum, modernize oluyorum, kafamdaki önyargıları siliyorum. Eski işler çok eskide kalmış oluyor, terk ediliyor, yeni bir başlangıç yapmak istiyorum ve yapıyorum da. Ama şimdi XP’ye döndüğümde eskiden yaptığım işler tekrar çekici oldu, vistada kodladıklarım anlamsız kaldı. Bu söylemden hareketle, insanın sürekli çevre değiştirmesi yaptığı tüm işlerde değişikliğe yol açabilir. Düşünme tarzı, algı değişiyor, zevkler değişiyor, bir işi yapma şeklin, ve aynı işi yaparken kullandığın araçlar değişiyor, değişmek zorunda kalıyor ve yeni bir hedef kitleye yöneliyorsunuz. Tüm bunların olumlu etkileri var, ve artık iyi bir programcının tek bir geliştirme ortamına bağlı kalmaması gerektiğine inanıyorum. Her gereci önünüze koymuş, sorunsuz stabil çalışacak ortamı yakalamış da olsanız, daha yeni ve daha özgün işler çıkarabilmek için bazen tüm bu gereçleri terketmek gerekebiliyor. Düşünün, elinizdeki aynı tahta, aynı çekiç ve aynı keski ile kaç farklı çeşit sandalye yapabilirsiniz? acaba elinizden keskiyi alıp, köşeleri ovalleştirebileceğiniz bir araç verselerdi ürettiğiniz sandalyelerde köklü bir tasarım değişikliğine gitmek gerekmeyecek miydi?
Bir gün olur da (artık öldükten sonra mı olur bilmiyorum) bir programcı takımının başına sid meier ya da david braben misali geçersem, her yeni oyun/gereç yapımı için yeni bir ofis ve yeni bir araç takımı oluşturacağımdan emin olabilirsiniz.