Kategori arşivi: Genel

it’s done when it’s done! And now it’s done!

13 yıl. Dile kolay, plazma’dan bile daha uzun, tam 13 yıl boyunca, bu gün çıktı, yarın çıktı, haftaya, yaza, kışa, yılbaşında, easter’da, milenyumda, 2001’de, 2005’de kesin çıkacak açıklamaları geldi ve bu arada yaşlanmışız 😀

Duke Nukem’in son bölümünü oynadığımda 22 yaşındaymışım, şimdi bu retro değilse nedir? Evet, çıkıyor hemde ps3, xb360, pc ve psp’de aynı anda. 3dRealms’dan böyle birşey beklemiyordum doğrusu. Zar zor bir pc sürümü çıkarıyorlar sanıyordum.

Neyse, gençler bolca gülüp eğleneceklerdir herhalde 😀 Eeeh, bizden geçti artık…

http://www.dukenukemforever.com/full/us/ Ohh, oldschool metal müzik 😀

Forever C: Amstrad Şöleni…

Bu yıl biraz scene’e bulaşayım dedim. Düşük tempodan birşey sıkıştırmak istedim arada. Forever genel olarak Zx Spectrumcuların sevdiği bir event. Çünkü Hem rus hem avrupa scene’inin kesiştiği köklü bir olay. Bu yıl zx spectrum kategorisi sönüktü, ama amstradcılar ihya oldular. Amstrad için bence bir dönüm noktası oldu bu. Daha önce hiç amstradla uğraşmayan (bir kısmı zx spectrumcuve amigacı) bir ekip amstrad’a saldırmışlar, amstrad scene’ine de laf sokmuşlar. Eminim Alco, Retrojen Forumlarında ya da kendi blog’unda çok detaylı bir incelemeyi hazırlıyordur (sağ taraftaki amstrad cpc blog’unu takip edin).

Spectrum için ise pek birşey çıkmadı. 1k’lar fena değildi, ayrıca yeni bir gruptan çıkan ve ikinci olan Gemba isminde bir demo vardı. Grafik kategorisi benim ilgilendiğim kısımdı bu sefer çünkü ben de katıldım 😀

Ancak 7.olabildim, üstelik henüz bitmemiş bir grafikle. Yine de Factor6, Trixs gibi önceki senelerin birinci ve ikincilerini geçmiş olmam bana yetti. Birinci olan piesiu’nun grafiği idare ederdi, dediğim gibi bu yıl forever spectrum için çok verimli değildi.

 

1. "Sonbahar Virtüözü" Piesiu/Agenda
7. "Tezahür" Ref/Crs (bendeniz oluyor)

Neden Obama?

Obama seçilmeden önce (ama seçileceği belliydi), okulda Brian isimli amerikalı arkadaşımızla konuşuyordum. Kendisi bir “Bush exile”ı olduğunu Obama seçilirse geri döneceğini söylemişti. Ben de arada bir fark görmediğimi söylemiştim. Obama Amerika için ne değiştirebilirdi ki? Fikrim değişmedi, zaten son müdahalelere bakılırsa aynı tas aynı hamam devam ediyor. Bu sebeple Obamanın “Manifest Hope” kampanyasından bir görüntüyü çizmek istemiştim. Umudu yaydınız, içimize (işl)ettiniz, sağolun.

Grafiğin üzerinde dönerken saçma bir rotaya girmiştim, aşağıdaki resim yukardakinden yaklaşık 3 saat kadar sonra, fakat bayağı kirlendi grafik, ilerletmem de mümkün değildi, bütün suratı dither yapmam gerekecekti, mecburen geri alıp gönderdim.

Benim çapraz dither tekniğim burada pek olmadı, komple yapmak gerek..

Sizce alttaki mi (sarı’lı olan) yoksa üstteki mi? (mavi-beyaz olan). Ve evet, bu resim convert değil, komple elle.

 

Kapatırken bu senenin “Amstrad Kurtaran” demosu Batman Forever’ın kapanış ekranını koyuyorum.

 

"Betmen Forevırş" Batman Group

Tamam iyi güzel de, neden Batman? Birde “Batman Group Yer Altı Kaynakları ve Maden işletmeciği A.Ş.” gibi olmuş. Peheh..

Retrojen Fanzin Çıktı!

Retrojen Fanzin
Retrojen Fanzin

Retrojen Fanzin’in Güz 2011 sayısı çıktı. Fanzin 6 ayda bir yayınlanacak.

Retrojen, underground bir kültürel hareket olarak bir yıldan fazladır aktif. Katılan sayısı gittikçe arttı ve başta bir broşür çıkarma planı varken, ışık hızıyla büyüdü ve 20 sayfalık küçük bir dergi, dopdolu bir fanzin’e dönüştü.

Retrojen sadece bir dergi değil, retro kültürünü alma/satma kısırlığından kurtarmayı amaçlayan bir kültürel oluşum. Şimdilik sadece forum, online-chat ve basılı fanzin olarak yaşıyor. İlerilde etkinlikler ve kütüphanesiyle var olan sitelere iyi bir ek, yardımcı bir kaynak olmayı hedefliyor.

Hasta olduğunu hissettiren Ticari Retro Oluşumuna ilaç olmayı umuyor. Bu ilacın prospektüsü de “Retrojen Fanzin” olarak okuyuculara sunuluyor. Fanzin içinde sıradan retromaniklerin sıradışı yazıları var. Eminiz ki internet üzerinde bulamayacağınız bilgiler fanzinde sizi bekliyor.

Forumları henüz çok yeni, ayrıca bu konuda aktif forumlar da mevcut, bu yüzden üye almıyorlar, fakat chat ortamı sürekli açık ve herkesi bekliyor. Gerekli bilgiler fanzin’de mevcut.

Retrojen Fanzin sınırlı sayıda basılacak. Her derginin bir seri numarası olacak. Dijital sürümü olmayacak. Fotokopi olan sürüm ücretsiz evinize ulaşıyor. Hiçbir masraf ödemiyorsunuz. Unutmayın kar amacı güden bir oluşum değil bu.

Renkli isterseniz renkli mürekkep masrafını ödemeniz gerekiyor. Yanlız bu masraf biraz tuzlu (20-30 TL) olduğu için şimdilik bu seçenek kapalı. İnsanlar hevese kapılıp 30 liralarından olmasınlar diye, şimdilik sadece renksiz sürüm isteği alınıyor. İleride sadece koleksiyonerler için renkli istek alınacak.

Dergiye kayıt olarak http://retrojen.org/fanzin adresinden edinebilirsiniz.

Eğer dergiye yazı göndermek istiyorsanız, bana mail atabilirsiniz.

7Dx 2010 Oyun Yarışması İncelemesi

Bu yıl 7D’de toplam 4 oyun yarıştı. Bu oyunların yarışma sonunda dizilimi şöyle oldu: 1.”köy korucusu”, 2.”gmo”, 3.”run baby run” ve 4.”A Gentleman’s Duel”.

Bu oyunlardan GMO’yu tablet sahibi olmadığım için oynayamadım ve izleyemedim, bu yüzden onu yorumsuz geçiyorum, diğerleri daha önceki yıllardan da tanıdığımız Infect, İlker Görkem ve Ragnor’un oyunları.

Ragnor’un Alper Çetinin yardımıyla kodladığı “A gentleman’s duel” iki kişilik bir oyun. Ne türde bir oyun dersek oyunun türüne arcade diyebiliriz ancak. Oyun başladığında bir süre sonra oyuncuların oynadığı karakterlerin her birine rastgele bir tuş atanıyor ve ekranda gösteriliyor, bunu takip eden birkaç saniye sonra da oyuncuların o tuşlara basmaları gerekiyor. Kim önce basarsa o ateş ediyor ve karşıdaki kaybediyor. Oyunun eğlencesi tuş arayan oyuncuların yaşadığı panik’e bindirilmiş. Görüntüde hiçbir aksiyon yok, ekrandan almanız gereken tek geri besleme hangi harfe basacağınızın bildirildiği an. Tuşunuzu öğrendiğinizde o tuşa zamanı geldiğinde basmanız gerek. Büyük olasılıkla zaman yetişmediği için oyuna bir “tek kişilik” mod eklenmemiş. Halbuki çok kolay olurdu, zorluk derecesine göre gittikçe kısalan bir tepki süresi. Sanırım bu oyunu oylayan hiç kimse yanına birini çağırıp denemedi. Oyun tek başına oynanmıyor çünkü karşıdaki adam asla ateş etmiyor 😀 Partidekiler oyunu anlamamış da olabilirler, hiçbir yerde oyunun nasıl oynanacağına dair bir açıklama yok. Yine de yarışmaların en güzel “görünen” oyunu buydu.

Infect’in “köy korucusu” oyunu ise yine basit bir fikirden çıkmış bir oyun. Ortada köyümüz duruyor, ve tepelerden aşağıya zombiler iniyor. Elimizde silahla bunları vuruyoruz. Bilmiyorum bir bug mı var yoksa tasarımı mı böyle, oyunda toplam 6 zombi var, bunları vurunca oyun bitiyor. Bunun haricinde oyun direct3d 9 ile yazılmış. Bir demo partide 3d ürünler genelde daha iyi sonuç alıyorlar, bence bu yüzden birinci oldu. Oyunun 3d özelliğini çıkarırsak geriye bir hedefe doğru dümdüz ilerleyen 6 zombiden ibaret bir oyun var elimizde.

Son olarak ilker’in “Run baby run”ına bakalım. Öncelikle bu oyun bir zx spectrum oyununun bire bir uyarlaması. İlker orjinale sadık kalma konusunda aşırı hassas. Evet, ben de zx spectrum konusunda hassas olduğum için tabiiki en çok bu oyunu sevdim, ama boşuna da değil. Öncelikle bu oyun da diğerleri gibi çok basit bit fikirden doğuyor. Hatta bir “snake” klonu diyebiliriz bile. Tek farkı, “snake”de rakamları yedikçe kuyruğunuz uzuyor ve siz kuyruğunuza değmemeye çalışırsınız, Run baby run’da kuyruğunuzu oluşturan arabaların hepsini birbirine çarptırmanız gerekiyor. Bunlar çarptığında ise son kalan araba üzerinize mermi yağdırıyor, bundan da kurtulmanız gerekiyor ki bu kısım birhayli zor. Sonra bir sonraki bölümü oynuyorsunuz. Aslında bakarsanız oyun komik derecede berbat 😀

Oyunun tasarımından ziyade bu oyunun kültürü beni cezbediyor. Run baby run, Tony Rainbird’in yazdığı bir oyun ki ünlü distribitör Rainbird markasının yaratıcısı. Ayrıca zx spectrum’un online vardığının kökeni olan comp.sys.sinclair grubu için de RBR’nin özel bir yeri var, 90’lardan beri her yıl geleneksel olarak RBR yarışmaları düzenlenir. Oyunun pc tabanlı level editörleri, spectrum üzerinde çalışan onlarca mod’u bulunuyor. İlker bu noktada Run Baby Run’ın aslına yakışır bir çevrim yapmakla kalmamış orjinal grafikler de eklemiş. Bir tuşa basarak oyunun grafikleri modern hale geliyor, aynı tuşla yine zx spectrum tipine geri dönüyoruz.

Sonuç olarak benim bu yılki favorim, biraz da taraflı olsam da, Run Baby Run idi. Oyunun hem nostaljik bağları var, hem bir altkültürü simgeliyor hem de diğerlerinden çok daha iyi bir anafikirle geliyor. Tek dez avantajı ise özgün bir oyun olmaması, başka birinin tasarladığı bir oyun olması.

Sonuç olarak eleştirdiğime bakmayın ben hep böyleyim, her üç katılımcı da harika işler çıkarmışlar. Darısı bizlerin başına, umarız önümüzdkei yıllarda benim işlerimi de böyle eleştirmeye değer görenler çıkar.

#retrojen sohbet odası geyikleri…

Son toplantıda birkaç kişinin daha sorması üzerine irc odamızın halen ve sonsuza kadar canlı ve açık olduğunu ve olacağını duyururum. IRC kanalımız irc.coldfront.net sunucusunun #retrojen isimli kanalındadır. Fakat irc dediğimiz şeyi msn ile karıştırmayınız, girip biraz beklemeniz gerekmektedir. Genellikle akşam saatlerinde, 21:00-22:30 saatleri arası kalabalık olmaktadır. Önümüzdeki günlerde biraz daha kalabalık olacağını tahmin ediyoruz.
#retrojen sohbet odası geyikleri… yazısına devam et

bittorrent tabanlı DNS sunucuları…

Geçtiğimiz hafta henüz bununla ilgili yasanın çıkmamış olmasına karşın, amerikan resmi organları tarafından 150 web sitesini kapatması olay olmuştu. Kapanan onlarca site içinde birçok torrent endeksleyen site de mevcuttu. Fakat torrent finder isminde, hiçbir torrent dosyası barındırmayan, hiçbir download hizmeti vermeyen ve sadece arama sonuçlarına göre kullanıcıyı başka wbe sitelerine yönlendiren bir arama motorunu da kapatması tepki doğurmuştu. (örn. http://torrent-finder.com/)

Benzer uygulamalardan wikileaks sitesi de kaçarak, thepiratebay.org sitesini de host eden, avrupa birliği parlementosunda bir tek sandalyesi blunan finli pirat party sunucularına sığınmıştı. Fakat Amerikanın domainleri elma toplar gibi toplamasının karşısında bir engel görülmüyordu. Bu durumu gören başta thepiratebay sitesinin peter sunde’ı olmak üzere birçok korsan, oturup merkezi olmayan bir DNS geliştirmeyi başardılar. Şu anda .p2p uzantılı tld’nin çalışmaları hazır. Bu domainler “Open Nic Project” adı altında tamamen açık olacak ve .free, .geek, .null (ve birkaç tane daha)gibi domainleri kendimiz yaratabileceğiz.

Güzel tarafı, bu adreslere ulaşmak için belirli bir dns adresine ihtiyacımız olmayacak. Buluta karıştıktan sonra her türlü adresi alabileceğiz. Bunu da utorrent benzeri bir programcık sağlayacak. Busefer paylaşılan şey dosya değil, alan adı bilgisi olacak. Bakalım korsanlar “ICE” isimli internet sansürünü kısa zamanda aşabileceklermi?

açık alanadı projesini şu adresten takip edebilirsiniz:
http://wiki.opennicproject.org/dotP2PTLD

Captcha ve paracıklar…

Bugün bir deneme yaparken farkettim ki captcha bir iş kolu haline gelmiş bile. Web üzerinde captcha’yı geçtiğini iddia eden onlarca programcık satılıyor. Tamam OCR denilen birşeyden haberdarım fakat bu işin bu kadar ayağa düştüğünü bilmiyordum.

Aşağıdaki çinli arkadaşımız çok güzel de bir tablo yapmış sattığı programlar üzerinde. Buna göre Google, hotmail, myspace’i %30 oranda geçebiliyor, 8000$ verirseniz Yahoo’nun captcha testini geçiyorsunuz 🙂 4000$’a ebay, 100$’a ise sıradan blogların captcha’larını %100 ihtimalle okuduğunu iddia ediyor.

Siz de bakın, buyrun:

http://www.lafdc.com/captcha/